Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), yaptığı son açıklamada Avrupa genelinde kızamık vakalarında ciddi bir artış beklendiğini duyurdu. 2024 yılı itibarıyla, kızamık hastalığının 27 yıl içerisinde en yüksek vaka sayısına ulaşabileceği öngörülüyor. Bu durum, sağlık otoritelerini ve toplumları alarma geçirmiş durumda; çünkü kızamık, çocuklarda ve yetişkinlerde ciddi sağlık sorunlarına yol açabilecek bulaşıcı bir hastalıktır. Kızamık aşısının yaygınlığındaki azalma ve sağlık sistemlerinde yaşanan aksaklıklar, bu korkutucu tablonun oluşmasına neden oluyor.
Kızamık, viral bir enfeksiyon olup, özellikle çocukluk döneminde görülen ciddi bir hastalıktır. Belirtileri arasında yüksek ateş, öksürük, burun akıntısı, gözlerde sulanma ve klasik kızamık döküntüsü yer alır. Hastalığın bulaşıcılığı oldukça yüksektir; enfekte bir kişinin bulunduğu ortamda, aşısız bireylerin hasta olma riski %90 oranındadır. Kızamık, ciddi komplikasyonlara yol açabilir; bunlar arasında zatürre, ensefalit ve hatta ölüm yer alır. DSÖ, kızamığın önlenebilir bir hastalık olduğunu, ancak dünya genelinde aşılama oranlarının düşmesi nedeniyle yeniden canlandığını belirtmektedir.
Kızamık vakalarındaki artışın en büyük nedenlerinden biri, aşılamanın düştüğü oranlardır. Avrupa genelinde aşı karşıtı hareketlerin artması, ebeveynlerin aşı yaptırma konusundaki tereddütleri ve pandemi dönemiyle birlikte sağlık hizmetlerine erişimde yaşanan kısıtlamalar, bu durumu tetikleyen başlıca etkenler arasında yer alıyor. DSÖ, birçok ülkede kızamığa karşı yapılan aşıların tamamlanma oranlarının istenilen seviyenin çok altında olduğunu ve bu durumun yeni salgınların ortaya çıkmasına zemin hazırladığını ifade ediyor.
Uzmanlar, özellikle aşıya erişimin kısıtlı olduğu bölgelerde kızamık vakalarının artmasının kaçınılmaz olduğunu vurguluyor. Bu nedenle sağlık politikalarının yenilenmesi, ebeveynleri bilgilendirme çalışmalarının artırılması ve çocukların aşılanmasının teşvik edilmesi büyük önem taşıyor. DSÖ, Avrupa'daki tüm ülkeleri, kızamık aşılarını yeniden canlandırmak için acil önlemler almaya çağırıyor.
Kızamık salgınlarının önlenmesi, bireyler kadar toplumsal sağlık açısından da kritik bir öneme sahiptir. DSÖ, aşılanmanın toplumsal bağışıklık sağlamak için gerekli olduğunu ve böylece toplumun daha geniş kesimlerini koruyacak bir zırh oluşturacağını ifade ediyor. Küresel çapta aşılama kampanyalarının sürdürülmesi ve güçlendirilmesi gerektiğini belirtiyor. Özellikle yüksek risk altındaki bölgelerde hedefli aşılama çalışmalarının artırılması öneriliyor.
2024 yılına dair öngörülen yüksek vaka sayısı, sağlık altyapısının bu tür salgınlarla başa çıkabilmesi için de bir sınav niteliği taşıyor. Bu nedenle tüm ülkelerin, sağlık sistemlerinin güçlendirilmesi ve kriz anlarında etkin bir yanıt mekanizması geliştirmesi büyük bir ihtiyaç olarak öne çıkıyor. Hem ulusal hem de uluslararası düzeyde iş birliği ile bu tür bulaşıcı hastalıkların kontrol altına alınması kaçınılmaz hale geliyor.
Sonuç olarak, DSÖ'nün uyarıları doğrultusunda, Avrupa'da kızamık vakalarının artışını önlemek için hem sağlık authorities hem de bireylerin üzerine düşen sorumluluklar büyük önem taşıyor. Ancak, herkesin üzerine düşeni yapması ve toplumsal bilincin artırılması ile bu sorunların üstesinden gelinmesi mümkün olacaktır. Önümüzdeki yıllarda, özellikle 2024’te, kızamık vakalarındaki artışın önlenmesi için el birliğiyle mücadele etmek gerekiyor.