Gündelik hayatta önemsiz gibi görünen bazı durumlar, akla hayale gelmeyecek sonuçlar doğurabilir. İşte bunlardan biri de, sağlık raporu almak üzere hastaneye giden bir adamın yaşadığı talihsiz olay. Bu sıradan görünümdeki ziyaret, onun hayatını alt üst eden bir duruma dönüşecekti. Gerekli sağlık kontrollerinin ardından aldığı raporda, 7 yıldır "ölü" olarak kaydedildiğini öğrenen adam, hem şaşkınlık hem de öfke içinde kaldı. İlgili haciz, sosyal güvenlik ve devlet dairelerindeki kayıtların düzeltilmesi için verdiği mücadele ise tam bir kabusa dönüştü.
Olayın merkezindeki kişi, 2015 yılında yaptırdığı ikametgah kaydı değişikliği nedeniyle yaşanan bir hatadan dolayı, ölüm kaydının sistemde yer almasıyla karşılaştı. Sağlık raporu almak için gittiği hastanede ilk önce kimliği üzerinden yapılan sorgulama sonucu "özellikle cenaze masraflarının ödenmediği" gibi bir durumla karşılaştı. Olumsuz durumun fark edilmesi, adamın isyanına yol açtı. Kendisi yanındakilere duygusal bir dille "...ben burada yaşıyorum, henüz ölü değilim!" şeklinde seslenirken, etrafındaki insanların gözlerinde ise şok ve hayret ifadesi belirdi.
Birçok insan, yaşanan bu durumun sadece bir hatadan ibaret olduğunu düşünebilir. Ancak bu yanlış kayıt, sadece onun yaşamını değil, aynı zamanda tüm ailesinin hayatını da etkileyen bir çözüm gerektiren sorun haline geldi. Sosyal güvenlikten sağlık hizmetlerine kadar birçok alanda sıkıntı yaşayan adam, geçerli bir kimlik belgesi olarak kabul edilen sağlık raporunu almak için yapması gereken itiraz süreçleriyle baş etmek zorunda kaldı.
Adamın yaşadığı bu talihsiz olay, sadece kişisel bir düzlemde kalmadı. Uzun süredir normal hayatını sürdüren birey, bir anda sosyal hayatından kopmak zorunda kaldı. "Ölü" kaydı yüzünden devlet kurumlarıyla yaşanan sıkıntılar, onun ekonomik durumunu da etkiledi. Sağlık hizmetlerine erişimi kısıtlanmış, sosyal güvenlik yardımlarından mahrum bırakılmıştı. Hanelerindeki diğer bireylerin hakları da tartışmalı hale gelmişti. Süreç, adeta çileye dönüşerek, adamı yıpratmış ve ruhsal olarak da derinden etkiledi.
Hatanın kaynağı olarak belirlenen kurumlar üstüne düşen sorumluluğu almakta oldukça yavaş bir tavır sergiledi. Gerekli araştırmalar ve incelemeler yaptıktan sonra "siber hatalar" olarak nitelenen bir durum meydana geldiği belirtildi. Ancak bu açıklama, mağdur genci tatmin etmedi. Sadece birkaç evrakın düzeltilmesi için haftalarca uğraşmak zorunda kaldı. Esasen kendisinin yaşamını tehdit eden bu durumu gidermek adına, karşılaştığı engeller ve karmaşık bürokrasi süreci onu yıldırmakla kalmadı, aynı zamanda tüm diğer vatandaşlara dair önemli bir uyarı niteliği taşıdı.
Sonuç olarak, bu beklenmedik durum karşısında yaşananlar, bir insanın sadece kimliğine değil, aynı zamanda yaşamına da dokunuyor. Hastane sürecinden itibaren yaşadığı sıkıntılar, aslında birçok kişinin günümüzde karşılaşabileceği benzer sorunları içinde barındırıyor. Doğru kayıtların yanı sıra, temel bilgilerinin ve haklarının güvence altına alınması gerektiği bir kez daha ısrarla gözler önüne serildi. Umarız ki, devletin ve ilgili kurumların bu tür hatalardan ders alarak, daha sağlam bir veri tabanı oluşturmaları, vatandaşlarının haklarını koruma altına almaları sağlanır. Yaşadığı şoku üzerinden atabilirse, adam umarız yeni bir hayata başlayabilir, yedi yılını ancak bir iz gibi geride bırakabilir.