İstanbul, tarihi ve kültürel zenginlikleri ile Türkiye'nin en büyük metropolü olmanın yanı sıra, aynı zamanda kentsel dönüşüm projeleriyle de oldukça dikkat çekiyor. Ancak, son yıllarda gerçekleştirilen bu projelerin beklenen sonuçları vermemesi, kentsel dönüşümün İstanbul için bir çıkmaza girdiğini gösteriyor. İlgili makamların, bu dönüşüm süreçlerindeki sorunları çözmek için yaptığı çalışmalar ve yeni stratejiler, İstanbul’un geleceği açısından büyük önem taşıyor.
Kentsel dönüşüm, şehirlerin mevcut yapısını iyileştirmek, sosyal ve ekonomik açıdan daha dayanıklı hale getirmek amacıyla başlatılan bir süreçtir. İstanbul, özellikle deprem riskinin yüksek olduğu bir bölgede yer aldığından, bu konuda daha fazla hassasiyet göstermektedir. 2012 yılında çıkarılan 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun ile kentsel dönüşüm süreci hız kazanmış olsa da, bu durum beraberinde pek çok sorunu da getirmiştir.
Öncelikle, dönüşüm projeleri, yerel halkın ihtiyaçları ve beklentileri ile uyumlu bir şekilde planlanmadığı takdirde, güçlülükle karşı karşıya kalabiliyor. Yapı sahipleri ve kiracılar arasındaki cinsiyet gerilimleri, anlaşmazlıklar ve toplumsal ayrımı tetikleyen bir dizi mesele, projelerin yürütülmesini zorlaştırıyor. Ayrıca, yeni inşa edilen konutların fiyatlarının yüksekliği, kentsel dönüşümün amacının tam tersine, dar gelirli ailelerin İstanbul'dan göç etmesine neden olmaktadır.
İstanbul'daki kentsel dönüşüm sürecinin daha etkin bir şekilde ilerleyebilmesi için atılması gereken adımlar arasında, yerel halkın sürece daha aktif bir şekilde dahil edilmesi yer alıyor. Projelerin başlangıcında bölge sakinleriyle yapılan istişare toplantıları, projelerin başarısı için kritik bir öneme sahiptir. Hem inşaat sürecinin hem de yaşam kalitesinin artırılması açısından, halkın fikirlerinin dikkate alınması gerekmektedir.
Ayrıca, devlet destekli konut projelerinin artırılması, kentsel dönüşümün halk için daha ulaşılabilir hale gelmesini sağlayabilir. Ekonomik durumu zayıf olan ailelere yönelik krediler ve teşvik programları, dönüşüm süreçlerine katılımı teşvik edecektir. Doğru mali yönetim ve devlet destekleri sayesinde, dönüşüm projeleri hem toplumsal fayda sağlayacak hem de İstanbul’un konut sorununu bir nebze olsun hafifletecektir.
Sonuç olarak, İstanbul'un kentsel dönüşüm süreci karmaşık bir yapıya sahip. Ancak, yerel yönetimlerin, toplumun her kesiminden geri bildirim alarak, insan odaklı projeler geliştirmesi, kentsel dönüşümün çıkmazını aşması açısından büyük önem taşıyor. İstanbul’un gelişimi, sadece mühendislik ve mimari projelerle değil, aynı zamanda sosyal adalet, toplumsal dayanışma ve sürdürülebilirlik ilkeleri ile entegrasyon sağlanarak ilerleyebilir. Bu doğrultuda atılacak her adım, İstanbul’un gelecekteki yaşanabilir bir şehir olma hedefini destekleyecektir.