Güçlü bir mental sağlığın öneminin her geçen gün daha fazla anlaşıldığı günümüzde, kaygı gibi duygularla başa çıkmanın yolları araştırılmakta. Ancak, çoğu zaman farkında olmadan günlük yaşamımızda uyguladığımız birkaç alışkanlık, kaygımızı artırıyor. Hatta bu alışkanlıklar, kaygıyı tetikleyen unsurların ötesine geçerek, stres seviyemizi yükseltiyor. Peki, bu hatalı alışkanlıklar neler? İşte, kaygıyı artıran dört yaygın davranış biçimi ve bunları aşmanın yolları.
Teknolojik gelişmelerle birlikte, günümüzdeki herkes haber akışına anında ulaşabiliyor. Ancak, sürekli olarak sosyal medya ya da haber uygulamalarını takip etmek, kaygıyı artırmanın başlıca nedenlerinden biri. Bilgi overload (bilgi aşırı yüklenmesi) sayesinde, önemli olmayan detaylarla zihnimizde yer kaplayan gereksiz kaygılar birikir. Örneğin, kötü haberler veya olumsuz olaylar sürekli aklımızda dönerken, bu durum kaygı seviyemizi artırır. Haber tüketimini sınırlamak, sadece önemli gelişmeleri takip etmek, günümüzde kaygıyı azaltma konusunda etkili bir strateji olabilir.
Mükemmeliyetçilik, çoğu zaman başarı odaklılıkla karıştırılsa da, bu durum aslında kaygıyı artıran bir alışkanlıktır. Kendinden sürekli en iyi performansı beklemek, insanın kendi üzerinde baskı oluşturmasına neden olur. Bu baskı ise, kaygı hissini besleyerek kişiyi daha da yorabilir. Beklentileri bir nebze düşürmek ve mükemmel olmaya çalışmaktansa, işleri iyi bir seviyede yapmayı benimsemek, hem mental sağlığı korur hem de kaygıyı azaltır.
Sosyal bağlantılardan uzaklaşmak ya da yalnız kalmak, kaygı düzeyini artırır. Sosyal yaşamın zenginleştirilmesi, insanın duygusal olarak kendini daha güvende hissetmesine yardımcı olur. Ancak, yalnızlık hissi kaygıyı artıran bir faktör olarak ortaya çıkabilir. Arkadaşlarla veya aileyle geçirilen kaliteli zaman, kaygı hissini hafifletebilir. Bunu sağlamak için sosyal etkinliklere katılmak, yeni insanlarla tanışmak ve var olan ilişkileri güçlendirmek önemlidir.
Geçmişte yapılan hatalar ya da olumsuz deneyimler üzerinde durmak, kaygının artmasına neden olabilecek en zararlı alışkanlıklardan biridir. Geçmişe dair düşünceler, gelecekle ilgili endişeleri artırır ve zihni meşgul eder. Bu durum, kişinin günümüzü yaşamasını engeller. Geçmişe ilişkin duygu ve düşünceleri kontrol altında tutmak, hem kaygıyı azaltır hem de kişinin kendine daha fazla zaman ayırmasına yardımcı olur. Meditasyon veya günlük yazmak gibi uygulamalar, zihnimizi geçmişten arındırmaya yardımcı olabilir.
Sonuç olarak, günlük yaşamda farkında olmadan yaptığımız hatalı alışkanlıklar kaygıyı artırmakta. Sürekli haber takibi, mükemmeliyetçilik, sosyal izolasyon ve geçmişe takılıp kalma gibi davranış biçimlerini değiştirerek, kaygıyı daha yönetilebilir hale getirebiliriz. Sağlıklı alışkanlıklar geliştirmek, stresle başa çıkma becerisini artırır ve mental sağlığı korumayı sağlar. Kendi mental sağlığınıza yatırım yaparak, her bir alışkanlığınızı gözden geçirmek ve gerektiğinde değişiklik yapmamız gerekiyor. Unutmayın ki, küçük adımlarla büyük değişimler yaratabilirsiniz.