 
					Türkiye, tarihine yön veren birçok olağanüstü bireye ev sahipliği yapmıştır. Ancak, bu bireylerin en uzun ömürlü olanı 131 yaşındaki Nazime Nine, geçtiğimiz günlerde hayatını kaybetti. Bacılarımızın, analarımızın toplumdaki önemli yerini her zaman hatırlatması er geç olacaktır. Nazime Nine’nin hayatı, sadece bir yaşlılık hikayesinden çok daha fazlasıydı; o, bir kuşağın tanığıydı. 1912 yılında dünyaya gelen Nazime Nine, ülkemizdeki birçok tarihi olaya şahitlik etti. Vefatıyla birlikte, yaşlılık ve uzun yaşam üzerine birçok soru tekrar gündeme geldi.
Nazime Nine, 19. yüzyılın sonunda doğmuş, çocukluk yıllarını iki dünya savaşının, Kurtuluş Savaşı'nın ve Cumhuriyet'in ilanının yanı sıra pek çok toplumsal değişimin gölgesinde geçirmiştir. Kendi aile hikayesinin yanı sıra Türkiye’nin de toplumsal ve kültürel değişimlerini anlatan bir canlı hafıza görevi üstleniyordu. Sevgisi ve bilgelik dolu sözleriyle çevresinde adeta bir sıcaklık kaynağı olmuştu. Ailesi ve yakınları tarafından "büyükanne" olarak sevgiyle anılan Nazime Nine, yıllar boyunca köyünde ve çevresinde saygı görmüştü. Güçlü kişiliği ve hayata dair birikimi, genç nesillerin de rehberi olmayı başardı.
Nazime Nine’nin uzun yaşamının sırları üzerine yapılan birçok spekülasyon, herkesin ilgisini çekiyordu. Sağlıklı beslenme, doğal yaşam ve aile bağlarının güçlülüğü gibi unsurlar, onun periyodik sağlık kontrolleriyle destekleniyordu. Yüzlerce yıl boyunca süregelen Türk gelenekleri ve kültürü içinde büyüyen Nazime Nine, tarımsal gıda tüketimi ve organik yaşam biçimini en iyi şekilde uygulamıştı. Ayrıca, günlük yürüyüşleri ve spor alışkanlıkları, sağlıklı bir yaşam sürmesine katkı sağladı. Yaşlanmanın getirdiği fiziksel zorluklara rağmen daima pozitif bir ruh hali sergileyen Nazime Nine, doğayla olan bağlantısını sürdürmeye özen gösteriyordu. Bahçesinde yetiştirdiği her bitkinin, ona nasıl keyif verdiğini anlatırken gözlerinin içindeki ışıltı bir an bile sönmüyordu.
Nazime Nine’nin hayatını kaybetmesi, sadece ailesi ve arkadaşları için değil, Türkiye genelindeki yaşlılar ve aileleri için de bir kayıp oldu. Uzun yaşamın simgesi olan bu ikonik figür, birçok kişi için bir örnek teşkil etti. Yaşamı boyunca pek çok zorlukla yüzleşmiş olan Nazime Nine, bu zorlukları aşmanın önemini de herkese öğretti. İleri yaştaki bireylerin saygı ve sevgi ile anılması gerektiğini her zaman vurguladı.
Son yıllarda Türkiye'de ve dünyada yaşlılık ve uzun yaşam üzerine birçok araştırma yapılmakta. Nazime Nine’nin vefatı, bu araştırmaların önemini bir kez daha gözler önüne serdi. Toplumumuzda yaşlı bireylerin deneyimlerinden nasıl yararlanabileceğimiz ve onları nasıl daha iyi destekleyebileceğimiz hususları üzerine daha fazla düşünmemiz gerektiğini bize hatırlatıyor. Ülke olarak yaşlılarımızı hatırlamak ve onlara değer vermek, kültürel kimliğimizin bir parçası. Nazime Nine, bu yönüyle toplumun hafızasında daima yer alacak bir isim olarak anılmaya devam edecek.
Nazime Nine’nin vefatı toplumsal hafızamızda derin bir iz bırakırken, onun mirasından öğreneceğimiz çok şey var. Hayat hikayesi, her birimize yaşamın değerini ve aile bağlarının önemini bir kez daha hatırlatıyor. Nazime Nine, sadece bir kişi değil; o, tarih ve kültürün, sevginin ve dayanıklılığın sembolüydü. Şimdi, geride bıraktığı mirası benimsemek ve onu yaşatmak, genç nesillerin boynunda bir görev olarak duruyor. Bir gün bir günümüzde, belki de onun hikayelerini yazarken ya da anlatırken, geleceğe umutla bakarak yol alacağız.